T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Kıymetli Mesai Arkadaşlarım, Değerli Okul Yöneticileri, Diğerli Misafirler, Kıymetli Basın Mensupları;
Günününüz hayır olsun. Çalışmalarınız başarılı olsun. Özel hayatınızda sağlıklı, esenlik dolu olsun.
Bir yabancı ülkede bulunurken karşılaştığım bir olayı anlatarak başlayayım müsade ederseniz sözüme. İngiltere'deydik, yıl 1988. Çocuğumuzu orada ilkokula kaydettireceğiz. İki çocuğumuz vardı. Birini İlkokul 1. sınıfa, birini de İlkokul 3.sınıfa kaydettireceğiz. Kayıt, çok basit hemen beş dakika içinde yapıldı. Herhangi bir belge filan istenilmedi bizden. Sadece nüfus cüzdanlarındaki isimlerine baktık kaydettik dediler ama bize sadece şu soruları sordular orada. Dediler birincisi, çocuğunuz sabah duasına katılacak mı? katılmayacak mı,? dua' ile biz okula alıyoruz. İkincisi, çocuğunuz beslenmeyi evden mi getirecek? yoksa okulda biz ayrıca verebiliyoruz, okuldan mı beslenecek? Üçüncüsü, çocuğunuzun başına bir şey gelirse önce size haber verip ondan sonra mı hastaneye götürelim? yoksa önce hastaneye götürüp sonramı size haber verelim? bu konularda imzanız gerekli dediler. Hatta spor konusunda da bir soru sordular. Biz spor yaptırıyoruz belli saatler de çocuklarınız spora katılacaklar mı?katılmayacaklar mı? diye bu soruları sorduklarını hatırlıyorum. Her neyse biz sorulara cevap verdik ve çocuklarımız orda bir yıl okudular. Çokta mutlu oldular. Akşam eve geldiler. Biz bıraktık geldik. Çocuklarımız tek kelime bile İngilizce bilmiyorlardı. Akşam geldiler güle söyleye. Arabayla okul bıraktı çocukları evimize. Ne oldu yavrum dedim. Baba dediler, Hindistanlı Türkçe bilen bir öğretmen geldi bize. İkimizi bir sınıfa ayırdılar. O öğretmen bizimle meyve resimleri, hayvan resimleri, İngilizce kelimelerle oyun oynadık akşama kadar. Bu ayrı eğitim 1,5 ay filan sürdü. 1,5 ay sonra çocuklar birgün eve geldiklerinde baba bugün sınıfa kattılar bizi. İngiliz çocuklarıyla beraber eğitime başladık dediler. 1,5 ayda bizim çocuklara İngiliz çocuklarıyla beraber aynı sınıfta eğitim görecek kadar temel İngilizce'yi öğretmişlerdi çocuklara.Şimdi bizim eğitim kalitemiz, eğitim sistemimiz de çok kötü değil. Belki gelişmekte olan bir devlet olarak sık sık eğitim sistemimizi değişmemiz nedeniyle bir takım aksaklıklar, eksiklikler olsa bile bizde eğitim yönünden çok geride bir ülke değiliz. Mesela şu anda dünyada eğitimli nüfus olarak öyle geride ülkeler arasında değil tam aksine kalan en gelişmiş, eğitim seviyesi en yüksek ülkeler arasında hatırlanıyoruz, söyleniyoruz, yazılıp çiziliyoruz. Bizim eskiden de eğitim sistemimiz güzeldi aslında. Yani en beğenmediğimiz Osmanlı döneminde de,Selçuklu döneminde de, beğenmediğimiz lafını ünlem işareti koyarak söylüyorum, tabiî ki beğeniyorum. Medrese sistemi vardı arkadaşlar. Medrese sitemi tabiî ki şu anda bizim modern eğitim sistemi çoğu yönlerden üstün ama medrese sisteminin bir üstünlüğü vardı, O da şuydu; öğrenciler genelde öğretmenlerin dizinin dibinde oturdukları için öğretmen, öğrencinin her türlü psikolojisini, sosyolojisini, ailedeki yaşadığı şartları, ailenin ekonomik durumunu filan biliyordu. Yani şunu anlatmak için söyledim bunu. Biz öğretmeler olarak, eğitim ordusu olarak, okul müdürleri olarak sizler, sınıf öğretmeni olarak öğretmenleriniz çocukların evdeki durumlarını, yaşantılarını, kaç nüfus içerisinde yaşadıklarını, nasıl beslendiklerini, hakikaten ders çalışma ortamlarının olup olmadığını bilseniz eğitim çok daha kaliteli, çok daha iyi seviyelere gideceğini düşündüğüm için bu misali verdim.
Şimdi arkadaşlar bizim Türkiye de eğitim sisteminde en büyük eksikliğimiz şu. Biz öğretmen yetiştiriyoruz. Öğretmen yetiştiren okullarda sizler yetişiyorsunuz. Getiriyoruz idareci yapıyoruz veya öğretmen yapıyoruz. Köyde tek öğretmen yapıyoruz. Aynı zamanda Müdür yetkili öğretmensin diyoruz. Okulun camı kırılıyor, daha yeni öğretmen, bir senelik öğretmen. Alım satımı mevzuatını bilmiyor, ihale mevzuatını bilmiyor. Zor durumlarda ona alım satım yaptırıyoruz, o kırılan camı taktırıyoruz, kapıyı yaptırıyoruz, okul duvarını çevittiriyoruz. Yani öğretmenlik dışında bir sürü iş yaptırıyoruz. Halbuki gelişmiş ülkelerde öğretmenler ve okul yöneticileri sadece eğitimle uğraşırlar. Yani Avrupa ülkelerin de öğretmen, okulun kırılan kapısıyla, kırılan camıyla okul duvarıyla filan ilgilenmez. Orada okul müdürleri eğitim müdürdürüdür aslında. Okulun eğitimi ile ilgilenirler. Her türlü eğitim programlarını bağımsız olarak yaparlar, öğretmenleri takip ederler, öğrencileri takip ettirirler. Yani okulun eğitim seviyesini takip ederler bütün okul müdürleri. Diğer işleri kim yapar?. Diğer işleri arkadaşlar, bizde de olduğu halde zayıf kalan Aile Birliği Yönetimleri yapar. Modern ülkelerde uygulama genelde böyle uygulama. Okulun tamiratını, boyasını, badanasını Okul Aile Birlikleri yaptırıyorlar. Orda da da bize benzer bir yönetim var. Normal aileler yani yine yönetimler veliler arasından seçilen kurullardan oluşuyor ama o kurullar bizim gibi böyle sadece basit bir dernek gibi kalmıyorlar da baya okulun her türlü alışverişinde, her türlü ekonomik ilişkilerinde, okulun dış ilişkilerinde ve her türlü harcamalarında o kurul yetkili ve o işle uğraşıyorlar. Okul Müdürü tamamen eğitime kendini veriyor.
Ben müsaadenizle bu tespiti yapıyorum. Tabi siz eğitimciler olarak dünya kadar tespitleriniz vardır da ben bir açılış konuşmasında söylenebilecek belki en basit şeyi söylemiş oldum. Şimdi tabii ki okul müdürlerimiz ellerinden geleni yapıyorlar, yöneticilerimiz ellerinden geleni mutlaka yapıyorlar, yapmaları gerekir. Çünkü arkadaşlar biz helali haramı öğretmeliyiz çocuklara, biz temizliği öğretmeliyiz çocuklara, biz milli kültürümüzü öğretmeliyiz çocuklara biz evrensel kuralları, evrensel kültürü de mutlaka öğretmeliyiz çocuklara. Bizim şöyle bir avantajımız var toplum olarak. İnancımızda bizim beşikten mezara kadar eğitim diyoruz. Dolayısıyla biz her alanda öğrencileri yetiştirmek durumundayız. Yurtdaşlık bilincini de vermemiz lazım çocuklara. Adabı Muaşeret Kuralları diye birşey vardı bizim zamanımızda. Herhalde şimdi okullarda yurttaşlık bilgisi de yok. Adabı muaşeret de öğretilmiyor belki. Hakkaten gençlerimiz Adabı Muaşereti bilmiyor çoğu zaman. Benim oğlum var, Yani benim yanında ayak ayak üstüne atılmayacağını bilmiyor ama bilgisayarı müthiş biliyor, bilgisayarı okutuyor. Şimdi gençleri, çocuklarımızı bu konuda biraz iyi eğitemiyoruz diye düşünürüm. O açıdan çocuklarımızı, yani bilgi yükü yapmak yerine iyi bir vatandaş, toplum içerisinde, barış içerisinde, uyum içerisnde yaşayabilecek hatta dünya ile parelel yaşayabilecek insanlar olarak yetiştirirsek diğer bilgileri zaten bilgiye ulaşma, erişme şuan da o kadar kolaylaştı ki çocuk interneti açtığı zaman birsürü bilgiyi, sizin verdiğiniz bilgileri de vermediğiniz bilgileri de alabiliyor zaten. Dolayısıyla bilgiye erişmek çokta zor değil şuan da ama çocuğun bu demin bahsettiğim diğer konuları da yurttaşlık bilinci, tarih bilinci, zaman yönetimi gibi konuları iyi bilmesi lazım. Onu da siz yöneticilerinden, okul müdürlerinden, öğretmenlerinden alması lazım.
Ben Hatırlıyorum arkadaşlar, bizim bir öğretmenimiz vardı. Ali NAR' dı ismi. Sonradan vefat etti, şimdi sağ değil. Kendisine çok özenirdik, çok iyi bir öğretmendi. Arkadan gider takip ederdik, mesela Ali NAR yolda hiç ağır yürümezdi, çok hızlı hızlı yürürdü. Diyordu ki çağdaş insan ağır yürümez, hızlı yürür. Çünkü zamanımız az bizim, zamanı iyi kullanmamız lazım. Ali NAR elinde kitap olmadan asla yürümezdi. Bir elinde mutlaka bir çıplak kitap olurdu, çanta içinde filan değil. Bize şunu öğretirdi; mutlaka bir başucu kitabı, mutlaka elinizde okuyacağınız, meşgul olacağınız bir kitap bulunmalı Ali Nar, sabah kahvaltı etmeden mutlaka bir gazete okuyun çocuklar diyordu. İki üç gazeteye gücünüz yetmezde bir gazete okuyun. Hangisini okursanız okuyun bir tane gazete okuyun derdi ve kendi de okurdu. Biz Ali Nar' ı artık idol olarak, rol model olarak almıştık. O bizim için örnek bir insandı. Unutmayın, yani siz okul müdürleri de, öğretmen arkadaşlarımız da şunu bilsinler ki sokakta gezerken, evlerine giderken gelirken,, piknik yaparken, araba sürerken, trafik kurallarını ihlal ederken veya uyarken onun öğrencileri mutlaka onu izliyorlar. Belli bir şekilde rastlıyorlar. Bir yerlerde mutlaka rastlıyorlar ve onların davranışları o öğrencileri etkiliyor. O öğrenciler onlardan, belki o öğretmen arkadaşımızın haberi olmadan eğitim alıyorlar. Öğretmenlik hakikatten fedakârlık gerektiren bir meslek. Dediğim gibi size birde biz okulun tamirini, bakımını, onarımını yüklemişiz. İnşallah gelecekte temennin odur ki okul müdürleri, öğretmenler hiçbir şekilde kırıkla, çıkıkla, okulun boyasıyla, badanasıyla uğraşmadan eğitim faaliyetiyle uğraşacak günlere ulaşırsak o zaman belki biraz daha eğitim kalitemiz artar. Eminim her türlü fedakarlığı yapıyorsunuz ve çocukları yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Tabi bu çocukları yetiştirmeye çalışırken demin söyledim helali haramı öğretin. Arkadaşlar bakın birinci proplem ne dedi Halk Sağlığı Müdürümüz, obezite, Obezite beni çok üzüyor. Hepinizi de çok üzüyordur eminim. Yani dünyanın bir kısmı acından ölürken bir kısmı da tokundan ölüyor. Tokundan obez oluyor ve işte spor yapıyor, bir şeyler yapıyor, halledemiyor, bir turlü kilo veremiyor. Aslında biraz ölçülü yemeyi, biraz hareketi olmayı, biraz erken yatıp erken yatmayı deniyebilseler çocuklarımız veya bizler mutlaka obez olmayacağız ben eminim. O açıdan dünyanın bir kısmında aç insanların olduğunu, bunların karınlarını doyurmak için Akdeniz de, Ege Denizinde boğulduklarını zaman zaman çocuklara da göstermek lazımanlatmak lazım dünyanın bir kısmında hala açlığın hala hüküm sürdüğünü ama bu insanlık probleminden bizimde insanlık olarak sorumlu olduğumuzu da anlatmalı ve çocuklar o bilinci vermeliyiz. Ben bu konularda hepinizin benden çok daha bilinçli olduğunuzu biliyorum fakat konuya gelirsek eğer beslenme dostu ve hareketli yaşam konusuyla ilgili olarak Okullarımızın özellikle bu okulumuzun da içinde bulunduğu 62 okulumuz hijyen temizlik ve çeşitli konularda beyaz bayrak aldığını biliyoruz ve buna seviniyoruz ama gönlümüz şunu arzu ediyor ki bütün okullarımız bu beyaz bayrak alan o ullar seviyesinde olsun. Olması lazım aslında şöyle bir baktım o okullarda normal medeni ihtiyaçlar yerli yerine konulmuş ve yerli yerinde kullanılmış o yüzden beyaz bayrak alıyor. Bu gün beslenme dostu okulları konuşurken de onun şartlarını konuşurken de yine insanca beslenme, temiz beslenme, helalinden beslenme, güzel beslenme ve her türlü sağlıklı şartları öne çıkarmamız gerekir diye düşünüyorum.
Çocuklarımız bu beslenme şartları evlerinden getirdiği yiyecekler onların kontrolü kantinlerimizin denetimi kontrolü Tarım Müdürlüğünce gıdaların kontrolü veya okul idaresince mevzuata biraz baktım işte diyor ki okul müdürlüğünün başkanlığında her ay denetlemesi lazım ve denetliyor diyor protokolde bunların aslında bütün okullarda olması gerekir eğer beslenme dostu veya beyaz bayrak almayan okul müdürlerimiz varsa burada ki var dır, onlarda bence bu günden itibaren şartları yerine getirsinler hem çocuklarımızın sağlıklı beslenmesi hem çocuklarımızın hareketli yaşam içerisinde olmaları yönünde gayret sarf etmek hepimizin insanlık borcudur arkadaşlar yani ben her yerde söylüyorum bizler insan olaraktan Müslüman olarak ta ailemize karşıda sorumluluklarımız var Allaha peygambere karşıda sorumluluklarımız var, millete karşıda sorumluluklarımız var bütün insanlığa karşı sorumluluklarımız var bu sorumlulukları yerine getirmeye en müsait toplulukta sizlersiniz çünkü sizler öğretmensiniz eğitim almış ve eğitim veren insanlarsınız,çocuklarımızı eğiten şekillendiren insan mimarı insanlarsınız dolayısıyla sizden bunu daha hassasiyetle daha önce istiyoruz.
Şunu yapın sadece okullarda beslenme beyaz bayrak sertifika falan yerine sokaklardaki davranışlarını da etkileyecek yani sadece okulda değil diğer okul dışı davranışlarını da etkileyecek şeyleri de lütfen esirgemeyin sizi bildikleriniz bizim bildiklerimiz öldüğümüzde toprağa gidecek veya öğretmen olarak eğiticiler olarak yazmıyorsanız mutlaka yazı sizin yazdığınız şeyler bizim için çok kıymetli size öylesine şeyler gelebilir ama bizim için çok önemli yazmak için ise muhakkak okumak gerekir. Ben Beslenme Dostu okullarımızdan beyaz bayrak almış okullarımızdan özellikle biz idareciler olarak birkaç isteğimiz var onları sıralayarak konuşmamı sonlandırmak istiyorum bunlardan biri güvenlik ben okulların güvenlikli olmasını istiyorum okul müdürlerimiz hepiniz yahut çoğunluğunuz buradasınız en azından okul müdürlerimiz güvenlik kadrosu almışlar bize müracaat etmişler karar çıkmış ama okullar güvenlik görevlisi çalıştırmıyor bir kısmı parasızlıkta bir kısmı ihmalden mi çalıştırılmıyor bilemiyorum. Bu çocukların güven ortamında olması gerekmektedir. Ha o görev sizin diyeceksiniz doğrudur baş sorumlu benim ama sizlerde okullarda gerekli tedbirleri alırsanız bizlerede yardımcı olursunuz sizde iyi bir hizmet yapmış olursunuz. İkincisi beslenme ile ilgili söyledik zaten gerekli hassasiyeti gösteriyorsunuz, spor yapma hareketli yaşam dedik spor yapacak alanların okulların mutlaka olması gerekir arkadaşlar bunda bizi zorlayın Valiliği zorlayın Milli Eğitimi zorlayın mutlaka bize başvurun sık sık gelin, ben mesela okullara çok gitmiyorum fakat sizlerde bize hiç gelmiyorsunuz halbuki benim telefonumda açık 24 saat vatandaş arıyor,bizim bürokratlar daha edepli oldukları için herhalde Vali küçük şeyler için rahatsız edilmez diyorlar aramıyorlar ama çok samimi ve net söylüyorum benim telefonumu hepiniz her zaman arayabilirsiniz Valilik İnternet sitesine girdiğinizde en başta yazar zaten cep telefonum orda yazılı zaten koruma görevlim çıkmıyor ben çıkıyorum o telefona, sağlıklı bir nesil yetiştirmek istiyorsak spor konusuna da dikkat edilsin, bizden sonra bu nesillere emanet edeceğiz biz bu görevleri onlar okul müdürü olacaklar onlar vali olacaklar onlar doktor olacaklar dolayısıyla onları iyi yetiştirmek bizim toplumsal ve insani görevlerimiz arasında yetişmesi içinde çocuğun spor yapması lazım çocuğun o enerjiyi atması lazım yani aldığı besinleri yakması lazım vücudun fakat bakıyorsunuz öğrencinin spor yapacak yeri yok.
Arkadaşlar ben yine İngiltere den bir örnek vereyim İngiltere bir okula gittik, okul böyle mahalle arasında küçük oyun alanı falan yok küçük bir bahçesi var Lap bilir misiniz Lap ciziyolar taşla oynanır seke seke oynuyorlar bizde lap denir ona onu oynamak için çocuklar çizmiş okul müdürü de onu güzelce boyamış veya başka bir oyun içinde bir şeyler çizmiş o küçük bahçede çocuklar oyun oynama fırsatı buluyorlar yani sizlerde böyle şeyler yapabilirsiniz ha bizim teneffüslerde çok sağlıklı değil 40 dk lık dersten sonra 20 dk lık teneffüs olmayınca ben onu teneffüsten saymıyorum.
Bizler çok zor şartlarda okuduk ben liseyi bitirene kadar gaz lambasında okudum. İmkanlarımız kısıtlıydı ama ben doyasıya oyun oynadım, teneffüste terleyene kadar oynar sınıfa yorgun giderdim yani 20 dk teneffüs vardı normal öğretim vardı böyle anormal öğretim yoktu yani bizim anormal eğitimden ikili öğretimden normal eğitime geçmemiz lazım bizim, esasında bizim başta yapmamız gereken iş bu. Ama ister güvenlik konusunda ister öğrencilerin servisleri konusunda ister spor yapmaları konusunda ister beslenmeleri konusunda isterse evlerinde güzel ortamlarda yaşama veya etüt yapabilme imkanlarında konusunda çocuklara yardımcı olacağız ama çocukların sivil hayatta neler yaptıklarıyla ilgilenirsen eminin değerli idareci arkadaşlarım göreceksiniz ilimizin eğitim seviyesi biraz daha artacaktır. Çünkü o çocuklarda babalarına öğretiyorlar çocuktan baba çok şey öğreniyor bizde fark ediyordum babam köylüydü ben köylü çocuğuyum benim babam benden bir şeyler öğreniyordu çok enteresan bir şey söyleyeyim çok uzattım ama kusura bakmayın.
Babam bir gün bana dedi ki; İstanbul un kaç valisi var? Dedim ki bir valisi var yurttaşlık bilgisi dersinde yazardı kaç bakanlık var ili kim idare eder, bisiklet ehliyeti nasıl alınır ona kadar bir sürü bilgiler var, birde sağlık bilgisi diye bir ders vardı hatırlıyorum yani ben bulaşıcı hastalıklardan zatürree, pinomeni ve kanser ülser bunları öğrenirdik sağlık bilgisi dersinde üç aşağı beş yukarı mikropları kısa kısa öğrenirdik. Her halde sağlık bilgisi dersi şu anda yoktur. Bu konuda geriye gitmişiz aslında ha anlatıyordum İstanbul Valisi bir tane baba dedim. Valilin İsmi de Şerif TÜTEN di hiç unutmuyorum babamda dedi yok oğlum İstanbul u bir vali yönetemez, İstanbulu birkaç vali idare eder dedi İstanbul çok büyük bir kent dedi ben askerliğimi yaptım orda orda bir ali yok dedi birden fazla vali vali var dedi bir valinin istanbulu yönetmeye gücü yetmez dedim. Bende olur mu öğle baba yutdaşlık bilgisi dersinde okuyoruz bir ilde bir tane Vali olur dedim geçti gitti babam dah sonra vefat etti 1979 da 1980 de bakanlığa yolum düştü 1926 birinci idareciler diye pembe kaplı bir kitaba rastladım açtım kitabı şöyle bakıyordum, Çatalca Valisi şöyle dedi Kongrede eyvah dedim babamın zamanında İstanbul sınırlarında başka valiliklerde varmış, Zeytinburnu Çatalca Valiliği, İstanbul Yarım Adasında ise İstanbul Valiliği varmış ama babam vefat etmişti baba sen haklıymışsın diyemedim onun için arkadaşlar bu çocuklar annelerinden anneler babalarda çocuklardan çok şey öğreniyorlar.
Onun için biz toplum olarak biz eğitimcilere eğitim yöneticilerine okul yöneticileri olarak sizlere her zaman muhtacız unutmayın sizlere ihtiyacımız var bu ihtiyacımız nedeniyle sizden özellikle istirham ediyorum, özellikle rica ediyorum eğitim konusunda bu güne kadar ne kadar gayret gösteriyorsanız bundan sonrada biraz daha gayret gösterin özellikle Beyaz Bayrağı Beslenme Dostu Sertifikası olmayan okulların bundan sonra ister versinler ister vermesinler hiç önemli değil okullarını o şartlara getirmeleri konusunda gayret göstermelerini o konuda bir eksiklik olursa şahsımında sizlerin emrinizde olacağını hepinizin huzurunda söylüyorum.Benim telefonlarımı da her zaman çaldırabilirsiniz biraz daha diyalogumuz olsun inşallah hepinize saygılar sunuyorum bu beslenme dostu 5 okulumuzu tebrik ediyorum ama dediğim gibi beş okul değil bütün çorumdaki okullar beslenme dostu okullar olsun bütün okullar beyaz bayraklı okul olsun böyle arzu ediyoruz eminimki sizler de öyle arzu ediyorsunuz.Ben hepinize tekrardan başarılar diliyorum hepinize saygılar sunuyorum sağ olun var olun.